Ekonomi minderindeki global Türkiye güreşleri

Piyasadaki şirketler de bu minderde güreş tutan pehlivanlar.

Güreş minderlerinde pehlivanları vücut ağırlıklarına göre sınıflandırıp eşleştirirler.
“sıklet” dediğimiz bu sınıflandırmalara göre 55 kilo güreşçisi hiçbir zaman 120 kilo güreşçisi ile eşleştirilip de “bakalım acaba hangisi iyi güreşçidir”, “acaba hangisi galip gelecek” denmez.

Neden?
Çünkü besbelli ki aynı mindere çıkan ağır sıkletin 120 kiloluk iri gövdeli güreşçisi 55 kiloda güreşmesi gereken hafif sıklet güreşçisini ağırlığıyla ezer. Arada açık bir sıklet farkı olunca da böyle bir güreş güreş olmaktan çıkar, adeta hiçbir kuralın aranmadığı “kim kimi ezerse” mantığıyla yürüyen sokak dövüşüne döner.

Güreşenlerin aynı kilolarda olanlar arasında yapılması, bu sporun gerçekten sağlıklı yürüyebilmesi için gerekli en önemli kuralıdır.
***
Aynı kural bir ülkenin ekonomisinin yabancı sermaye ile olan ilişkisi için de geçerlidir.
Sermaye birikimi pek de güçlü olmayan bizimki gibi bir ülkede o piyasa dediğimiz ekonomi güreşi minderinde tüy sıkletteki firmalarımızı, yabancı da olsa yine aynı sıkletlerdeki firmalarla kapıştırmak ve layık olanı kazandırmak varken siz gidip de karşısına rakip diye dünyanın ağır sıklet firmalarını çıkarırsanız ne olur?

Tabii ki dışarıdan gelen güçlü sermayeli firma içerdekini ezer geçer.

Aynen güreş minderine çıkarılan tüy sıklet pehlivanla ağır sıklet pehlivanının eşit olmayan koşullarda güreştirilmesi gibi.

Türkiye ne yazık ki son zamanlarda giderek artan biçimde kendi minderlerinde tutulan ekonomi güreşlerine hiçbir kural gözetmeden yabancı dev firmaları sokmakta ve sanki sonucu belirleyecek unsur sadece beceri meselesi imiş gibi “iyi olan kazansın” demektedir.

Türkiye’nin kendi piyasasının kapılarını ardına kadar açarak içeri aldığı uluslararası dev sermayeler ile bizim yerli firmalarımızın tutturulduğu ekonomi güreşi maalesef budur.
Buna “Türkiye globalleşiyor, sanayiciliği, ticareti iyi bilen yapsın, beceremeyen çekilsin, tabii ki bunlar olacak” deniyor.

Ey kapanan iş yerleri dolayısıyla işinden ve aşından olan yurttaşlar!

Ey batan işyerleri dolayısıyla alacaklarının üzerine soğuk sular içmekte olan işçi, esnaf ve sanayici!

Ey müşterilerini kaybeden ticaret erbabı!
Ey artık ithalatın ezici baskısını kaldıramayan ve henüz çırpınma safhasında olan yerli üreticiler!...

Türkiye pazarında kurulan global ekonomi minderinde güreşiyorsunuz ama biliyor musunuz ki rakibiniz kaç kilo, sizin kilonuz kaç?
Alın size sözde dışarıya açılma aslında bu kağıt üzerinde sizin, ama gerçekte “dışarıdakilerin size doğru açılması” değil mi?

Bu günlerde ekonomi minderinde “Global Türkiye Güreşleri”ni bizim pehlivanlar kazanabilirler mi dersiniz?

***
Bir ülkenin uluslararası ilişkilerini geliştirmesi, tüm dünya ile bağlantılarının arttırılması, onun kendi iç piyasasını kuralsız olarak yabancı sermayeye açması demek değildir.
Hele bu, piyasamız yabancılara ne kadar çok açılırsa o kadar çok globalleştik ya da küreselleştik derseniz, o kadar çok da dünya devleti olduk anlamına gelmez.

Bunu dediğinizde dışarıdan birileri tabii ki sizi destekler, bol bol da öperler.
Ama bu muhabbetin nedeni hiçbir zaman sizin bu işi ne kadar doğru yaptığınızdan değil, bu işlerde onların ne kadar da lehine hareket ettiğinizdendir.

Hatırlar mısınız, Financial Times grubu tarafından yayımlanan The Banker Dergisi bu borca batık ülkenin şimdi bir kenara çekilen maliye bakanına bir zamanlar “2007 yılı Avrupa’da Yılın Maliye Bakanı” ödülü verilmişti. Ödülü veren dergisinin editörü Karina Robinson’un Türk ekonomisi için söylenen birbirinden güzel övgü dolu sözlerine de teşekkür eden Unakıtan, ödülün kendisine niye verildiğini Robinson’ın detaylı biçimde açıkladığına dikkat çekmiş, bu başarının önce hükümetin ardından da onlara oy veren Türk milletinin olduğunu söylemişti.

Şimdi bütün bunları anlattıktan sonra, yukarıda sözü edilen sevgili milletim, bu başarıların devamını istiyor, bu global ekonomi işi mutlaka “hayırlara vesile olacak” deyip yine de yapılanları destekliyor musunuz?

Destekliyorsanız merak etmeyin, önünde sonunda birileri sizi de bulup bu önemli kararınızdan dolayı öpmeye gelecektir.

Ama şimdi bırakalım işin bu tarafını da spora geçelim.

Size bir sorum var: Doğru söyleyin, bizim ekonomi minderindeki “Global Türkiye Güreşleri”ni acaba hangi cihan pehlivanları kazanır?