Esnaflık bu günlerde acaba kaldırıma mı düştü?

Farkında mısınız?

Esnaflık dükkândan çıktı, sanki kaldırıma düştü.
Esnafımız bir zamanlar sadece dükkânının içindeydi sonra kapısının önüne çıktı ve bir kasa koydu, sonra bir kasa daha, olmadı bir kasa daha…

Kimi yerlerde, neredeyse tüm kaldırımı kapladı bunun üzerine, kaldırımlarda ayak basacak yer bulamayan müşterisi de yolun ortasından ortasından yürümeye başladı.

Sizce neden?

Müşteriler mi bir havalara girdi, yoksa esnaflık mı kaldırıma düştü?
Hayır, ikisi de değil,
Esnafımız bu günkü ekonomi politikaları tarafından “kaldırıma itildi”.

Şimdi onlar kaldırımda olmaktan memnunlar mı? Tabii ki hayır!
İçeri girer misin dediğinizde ise “ama başka türlü de yapamıyoruz ki” diyorlar.

Her ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin orta direği de esnaftır.
Ölçülü, ayağı yere basan, sevecen, kanaatkâr esnafımız…
Ülkenin denge unsuru o esnafımız, ne yazık ki bu gün çok zor durumda.
Adeta dükkânına sığamıyor.
Hoş kendisi sığamıyor da müşterisi sığabiliyor mu?
O da, bir türlü “içerilere giremiyor”.

Hani zabıta arada bir malları geri çektirmese, ceza yazmasa, adeta ticaretimizin çoğu yolun ortasında dönecek.

Bu normal mi? Neden böyle oldu?

Hiçbir biçimde normal kabul edilemez. Ne ticaretin ciddiyeti, ne mesleğin adabı, ne hijyen, ne şehircilik ve ne de kayıt düzeni bunu olağan sayamaz.

Türk büyüklerinin demeçlerinden kuşkuya düşer ve gerçek durumu merak ederseniz, hiç düşünmeden kaldırımlara bakın dükkân önlerindeki kasalar, mallar yola doğru ne kadar çok ilerlemişse ekonomi de o kadar bozuk demektir. Hatta yollarda malların arasından zıplayarak geçen müşteriler görürseniz bilin ki bu durum da aynı nedendendir.
İşin aslı budur.

Bozuk ekonomide piyasa durgundur, yaprak kımıldamaz.
Böyle dönemlerde esnaf usul usul yola doğru kayarak müşteri aramaya çıkar, adeta malını müşterinin gözüne sokmaya çalışır, çünkü sokmazsa satamayacağını düşünür.
Mallar giderek kaldırımda ilerlerken, geçecek yer kalmayınca müşteriler de onların üzerinden atlamaya başlar.

Bir zamanlar özendiğimiz hipermarketler, alışveriş merkezleri (AVM), süpermarketler artık neredeyse mahallelerin içine girmiş, tüm piyasayı sarmıştır..
Bunlar büyük alışveriş mağazaları oldukları gibi aynı zamanda büyük satın alma merkezleridir de. Büyük ölçekleri dolayısıyla üreticiden ucuza alırlar, ucuza taşıtırlar, ucuza stoklarlar.
Zincirlerinin bir ucu yurt dışındadır. Yerli üreticiye para vermek istemezlerse dünyanın öbür ucundaki üreticiden alırlar.
Sen hiç onun umurunda mısındır?
Ticaret küresel demişler, yol vermişler ya bir kere.

Acaba bu tablo modern hayatın, yeni ekonominin, gelişmişliğin, kaçınılmaz bir gereği midir?
“Evet öyledir” derlerse lütfen sorun onlara peki, kaldırımdaki esnafın çektiği nedir?

 ----------------