Şapkadan Tavşan Çıkarmak ya da Özel İstihdam Büroları


Anlaşıldığı kadarıyla, Cumhurbaşkanlığı'nca uygun görülmeyerek "veto" edilen 5920 Sayılı Yasa'nın konusu Türkiye'de uzun süre tartışılacak; bir süre sonra da şu ya da bu değişikliklerle ama özü aynı kalarak yeniden Meclis'e gelecek.

Nedir bu Meclis’te kabul edilip Cumhurbaşkanlığından dönen 5920 Sayılı Yasa?

Tam adı “İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”dur.

Meclise sunulan genel gerekçesinde şu yazılı:

“Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunlarının başında işsizlik ve istihdam gelmektedir.
Ülkemizde yaşanan işsizlik oranının çok yüksek olmasının nedeni, ekonominin işgücünü absorbe edecek yeni istihdam yaratma potansiyelinin düşük olması ile birlikte, mevcut iş yasamızdaki esnek uygulamaların ihtiyacı karşılayamamasıdır.”
Yani yasanın amacı, istihdamı arttırmaktır.

Peki bu amacı gerçekleştirebilir mi?
Hayır!

Fazla açıklamaya girmeden “hayatın gerçeklerinden” örnekleme yapalım ve varılacak sonucu siz okura bırakalım:

Örneğin, metal sanayiinde çalışan bir şirketiniz var.
Yanınızda, yani bordronuzda da 300 kişi .
Ekonomi sıkıntıda, mevcut maliyetleri kaldıramıyorsunuz, Piyasanın dayattığı fiyatlarla satış yapmaya kalktığınızda satamıyorsunuz. Bu durumda ya zararına satacaksınız, ya da “fabrikadan halka” deyip, muhasebeye uğramadan, yani atölyeden piyasaya doğrudan mal verecek, yani açıktan satacaksınız.
Bu yakışır mı elli yıllık firmanıza?
Nereden düştünüz yıllar sonra böyle bir çukura…

Allahtan bir anda karşınıza “istihdamı arttıracak, işçiye, işverene yarayacak” diye bir yasal imkan çıkıyor gibi oluyor: “Özel istihdam büroları modeli”
Gerçi sizin adam istihdam etmek için böyle bir özel büro arayışınız yok.
Kapıda bekleyenleri, internetten düşen başvuruları bırakın, eşin dostun ricalarını karşılasanız bir vardiya daha eklersiniz çalışma hayatınıza.
Ama durun bakalım, bunu ileri sürenlerin mutlaka bir bildiği vardır. Bazan satır aralarını iyi okuyabilmek gerekir.

Birden kafanızda model beliriveriyor:

İş hayatına atılanlara her zaman yardımcı olmak lazım.
Önce gelip gidip sizden şöyle 2-3 bin lira aylıkla iş isteyen bir biraderinize 20 bin lira kaynak sağlıyor ve onu “özel istihdamcı” yapıyosunuz.
Sonra, dur bakalım nasıl olacak diye kadronuzdaki 300 kişiden şimdilik 75 kişiyi işten çıkarıp, onlara, eğer çalışmaya devam etmek isterlerse biraderin bürosu üzerinden böyle bir imkan yarattığınızı söylüyorsunuz.

Biraz hır gür çıkıyor ama ne yapalım.
Her gün çek, tahsilat kavgası yapmaktansa böylesi daha kolay!
Biraderin bordrosuna giren giriyor, girmeyen için ne gam! Yerini kapıda bekleyen yenilerle
doldurmaktan kolay ne var, hem de hayır dua alaraktan…

Böylece bordro üzerinde şirketten attığınız ama ertesi gün yine aynı tezgahta çalışmaya devam eden 75 işçiniz oldu mu?
Oldu.
Bunların kıdem tazminatı, maaş alacakları, fazla mesaileri, izin hakları, zamları falan filan hepsi biradere havale edildi mi?

Ohh be!
Onları birader düşünsün artık. Hoş sizin kadar düşünür mü? o da ayrı hikaye ama artık herkes kendi işine bakacak.
Peki şimdi gelelim bu işin maliyet hesabına.
Şimdiki hesaba göre 75 işçinin net maaşları, vergisi, sigortası, sosyal hakları ve sairi ile ayda ikişer binden 150 bine geliyor muydu?
Evet.
Yarın aynı adamları aynı ücret, tabii ki mecburen aynı vergiler ve sigorta primiyle, aynı sosyal haklarla aynı yerde çalıştırmak için birader bana 150 binlik fatura kesse ne olacak?

Olmaz ki? O zaman ben ne anlarım bu kanundan, ne anlar birader bu işe girdiğinden?

O halde biraderin keseceği fatura kesinlikle 150 bin olmamalı.
Hatta 120 bini geçmemeli ki dişe dokunan bir şey farketsin, ohh diyebileyim.
Kanunu hazırlayanlar herhalde bunu mutlaka böyle düşünmüşlerdir.

Tamamdır, o zaman işçilik faturası 120 bin.
Peki bu arada birader nasıl çıkacak bu hesabın içinden?
Eh, iş isterken bana mı sordu nasıl yapacağını…
O hesabı da kendi yapsın artık.
Maaşları mı düşürür, vergiyi sigortayı mı ayarlar bilemem.
Bu zamanda iş yapma için risk alacak.
150 bini 120 bine sığdırma becerisini gösterecek.
Şapkadan tavşanı çıkaracak!
Benim vereceğim 120 binle maaşları dağıtacak, benim gibi vergiyi sigortayı ödeyecek, kıdem tazminatını bir kenara ayıracak ve bu arada kendisi de kazanacak.

Ne kadar mı?
O da onun kabiliyetine bağlı
Kazanırım derse yapsın, kazanamazsa piyasada istihdam bürosu mu olmayacak ki?
Vallahi kendi bilir.
Bu zamanda gemisini kurtarana kaptan diyorlar.
İş istemek için az mı dolaşıyor peşimde.