Tüketim Üzerinden Alınan Vergilerde Ölçü Ne?


Hükümetler vergiyi nereden toplamalı diye düşündünüz mü?

Bunun cevabı “vatandaştan” ya da “şirketlerden” demek değil tabii.

“Nereden alabilirse oradan” demekse hiç değil.

Çünkü toplanacak verginin oradan ya da buradan alınması ekonominin dengeleri ile ilgili.

Bir vergi kanunu bu dengeleri gözetmeden getirildiğinde, birdenbire ekonomide bazı istenmeyen etkiler yaratabiliyor. Örneğin getirilen yeni vergi yükü bir kesim ticaret erbabını batırabiliyor, bir sektörün önünü kesebiliyor, bir ülkenin pazarını bir başka ülkeye kaydırabiliyor. 

Böyle düşünüldüğünde, yeni konacak ya da kaldırılacak bir verginin erbabınca sadece muhasebe uygulaması açısından değil, bu açıdan da tartışılması yararlı hale geliyor.

Oysa bizim ülkemizde yeni bir vergi konacağında ya da oranı arttırılacağında ne yazık ki bu işlemin tarafı olanlar “haber”i televizyondan ya da gazetelerden öğreniyorlar. 

Örneğin geçtiğimiz yıllarda finansal kiralama (leasing) konusunda böyle olmuştur. 

Maliye Bakanı Unakıtan’ın koyduğu vergiyi kaldırtmak ya da en azından hafifletmek üzere dönemin Sanayi Bakanı ile Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı “ricacı” olmak üzere görüşme talebinde bulunmuştur. 

Şimdi turistik restoranlara getirilen 10 puanlık KDV eklemesi de böyle. Gördüğümüz kadarıyla haberi duyan turizmciler maçta son dakika golü yemiş gibi şaşkın ve isyanlarda. “Turizmci bu yükü kaldıramaz, zaten oteller düşük kapasitede çalışıyor” diyorlar.

Görünen o ki, bir süre sermayeden yiyecekler! 

Bu günlerde başlayan vergi, harç artırımları, anlaşıldığı kadarıyla hükümetin içinde bulunduğu para sıkıntısının sonucunda bütçe açığı bir türlü kapanmayınca biraz katı bir biçimde vergiler, harçlar arttırılmaya başlanmıştır.

Bu çözüm mü? 

Hayır. Ekonomiyi kasarak, onun gelişmesini önleyerek ancak “para” toplanır. 

Maliye politikası ise para toplamaktan farklı bir şeydir.

Diyelim ki bugün için parayı topladınız.

Ya yarın ne yapacaksınız?

Ekonomide bir şeyler üretip kazanmadan düzenli ve sürekli vergi toplamak mümkün mü?

Eğer sürekli vergi toplamak isteniyorsa, işin olmazsa olmaz koşulu bu ekonominin çarklarının dönmeye devam etmesi değil mi? 

Peki piyasa ekonomisinde sürekli dönen çarkların orkestra şefi kimdir acaba? 

Örneğin turizm işletmelerini ayakta tutan orkestra şefleri…

Gizli gizli hazırlıklarla bir gecede bu vergileri koyan kurumlar mı yoksa bu sektörün meslek örgütleri, sektöre emek verenler mi?

“Devlet özel sektörün ortağıdır” derler.

Doğrudur. Kazanca da ortak zarara da.

Her şeyden önce de, her iki ortağın “işletmelerinin ayakta kalması” fikrindeki “mutabakatlarıyla”.

Şimdi sitemkar sorumuzu soralım:
Özel sektör ortağına sormadan sermayeyi çeken kamusal ortak sizce büyük bir yanlışın içinde değil mi?