Kabotaj Bayramı’nda
ne yapacaksınız Bay Başkan?


Bu soru soğuk bir Kasım günü sorulduğunda garip gelebilir.
Çünkü her yıl Temmuzun birinde kutlanan Kabotaj Bayramına hayli zaman var.
Ama bir takım gelişmeler soruyu şimdiden sormamızı gerektiriyor.

Önce “Kabotaj Bayramı”nın ne olduğuna bir bakalım.

Bilindiği gibi Kabotaj özetle “bir ülkenin kendi denizlerindeki denizcilik işlerini kendi gemileri ve kendi vatandaşları eliyle yapma hakkı”dır. Yani kısacası, “bu denizlerde ve limanlarında yolcu ve yük taşıma başta olmak üzere tüm işler ancak bizim bayrağımızı taşıyan gemilerle ve bizim insanımız tarafından yapılabilir, yabancılar ve gemileri burada çalışamaz, ticaretini yapamaz” anlamında bir kural.

Osmanlı, son dönemlerinde bu işi yabancılara kaptırdığı için çok çekmiş.

Lozan barış görüşmelerinde yapılan çetin pazarlıklardan sonra Türkiye Cumhuriyeti yabancılara tanınmış tüm imtiyazlarla birlikte denizdeki imtiyazları da kaldırtmış. İmtiyazların kalkması üzerine, bu işi sağlama bağlamak ve denetim altına almak için 1926 yılında Kabotaj Kanunu’nu çıkarmış. Bu büyük olay üzerine 1 Temmuz günü denizcilik bayramı ilan edilmiş.
Hala da kutlanıyor.

İşte bunun için her 1 Temmuz günü ülkemizde bayram yapılır, büyüklerimiz günün mana ve önemini anlatan konuşmalar yaparlar.
Sadece o gün mü?

Hayır, ne zaman denizcilik ile ilgili bir gelişme olsa o zaman da kabotajdan, denizciliğimizin başarısından, gelişmesinden söz edilir.
Tıpkı aşağıya aldığımız gazete haberinde olduğu gibi.

Şimdi okuduğunuz bizim yazımızdan tam dört ay önce, 3 Temmuz 2010 günü Zaman Gazetesi’nde yer alan haber şöyle:

“Neredeyse enkaza dönüşüp, sefere çıkamaz haldeyken yenilenen 'Emin Kul' adlı şehir hatları vapuru, yeniden hizmete girdi. Jilet olmayı beklerken yenilenen Emin Kul, 40 yıl daha İstanbul Boğazı'nda vatandaşlara hizmet verecek.

Törende konuşan İBB Başkanı Kadir Topbaş, 1 Temmuz'un Kabotaj Bayramı olduğunu hatırlattı. Kabotaj'ın denizlerdeki egemenlik haklarının kullanım haklarının tekrar geriye alınması anlamına geldiğini aktaran Topbaş, bayramın bu nedenle çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin bir deniz ülkesi, İstanbul'un ise bir deniz kenti olduğunu belirten Topbaş, "Tabi bayram yapabilmemiz için denizden ne kadar istifade ediyorsunuz, denizden ne alıyorsunuz, ne veriyorsunuz. Bunların çok iyi kurgulandığı takdirde bayram etme hakkınız olur ve bayram edersiniz. Yoksa rutin bir denizcilik bayramı diye protokolden ibaret bir sistem geliştirirsiniz.”
Ne kadar güzel tesbitler değil mi? Ayrıca bir enkazdan işe yarar bir gemi yaratmak!
Buna herkes gibi biz de selam dururuz, gözlerimiz yaşarır.

Gelin görün ki bu bayramlık sözlerden sonra aynı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, adı İDO olan denizcilik şirketimizi satışa çıkarıyor ve bunu almak isteyen yabancılarla görüştüğünü belirtiyor.
Bu arada bir de kabotaj sorunu çıkınca “merak etmeyin, kabotaj sorununu aştık” diyor.

“Ticareten” iyi diyorsun da Sayın Başkan, ben şimdiden merak ediyorum; Önümüzdeki bayramda, yani 1 Temmuz 2011 günü Denizcilik Müsteşarımız, Valimiz, Kuzey Saha Deniz Komutanımızın da sizinle birlikte olacağı Beşiktaş Barbaros Hayrettin Paşa Anıtı önünde yapılacak törenlerde, sizi alkışlamak için gelmiş halkımızın önünde ne diyeceksin?

“Bu gün burada, İDO’yu satmakla aşmış bulunduğumuz kabotaj hakkının kutlanması için toplanmış bulunuyoruz” gibi bir şey mi acaba?

Hani bizde bir söz vardır: “Ben diyorum bayram haftası, sen diyorsun mangal tahtası” gibi.
Sakın o gün insanlar içlerinden böyle şeyler geçirmesinler.

Daha bayrama çok gün var fakat ben dayanamadım, şimdiden sorayım dedim.
Belki o güne kadar kabotaj hakkı gibi “Kabotaj Bayramı” falan da aşılmış olur ama…