İktidar ne zaman muhalefeti çok takdir eder?


İktidar zaman zaman şikâyet ediyor:
"Bunlar başka şey bilmezler, ancak mahkemelere giderler!"
"Bir de parti tabelası önünde durup basına demeç verirler..."
Sormak lazım; peki siz hoşunuza gitmesi için muhalefet nasıl olsun isterdiniz?

İktidar kanadının meclislere getirdiği konular, o meclisin çoğunluğu yani yine iktidar kanadının oylarıyla kabul edildiğine göre olmasını istediğiniz şey sadece sonucu değiştirmeyecek olan “karşı oy kullanmakla yetinmek”, hiç  ses çıkarmamak mı?

***
-Meclislerin sandalye çoğunluğu kimlerden oluşur?
-Tabii ki iktidar partisinden.
-İktidar partisinin meclise getirdiği konularda muhalefet ağzıyla kuş bile tutsa, yapılan oylamalarda kimin dediği kabul edilir?
-Tabii ki iktidar partisinin!
-Peki iktidar partisinin meclise getirdiği bir konuda o iktidar partisinin kendi üyelerinin "hayır, biz buna katılmıyoruz" demesi gibi bir şey olabilir mi?
-Mümkün mü!...
Çünkü iktidar partisi bu konuyu zaten görüşme öncesinde kendi grubuna izah eder  ve üyelerinin  nasıl oy vereceğini belirler. Bazen bir iki farklı görüş olsa da parti disiplini bu görüş sahiplerinin aykırı oy kullanmasına imkân vermez.
-O zaman yönetimin ya da başka bir deyimle iktidarın meclise getirdiği her konu "muhalefet ne derse desin" geldiği gibi geçer mi?
-Hemen hemen evet, bu oylamaların pratiğini bilenler sonucun da böyle olduğunu bilirler.
İktidarın meclise getirdiği herhangi bir konuya bir kısım iktidar üyesi ile muhalefet üyelerinin birlikte oy kullanarak "hayır" demesi teorik olarak mümkündür ama pratikte "olmaz böyle şey" dedirtecek kadar “mucize” türündendir, bir gün böyle bir şey olacak olsa mutlaka tarihe geçer.
-O zaman muhalefet aleyhte oy kullanmak dışında ne yapar?
-Hah, işte şimdi tam da iktidarın şikayet ettiği bu konuda etraflı bir açıklama yapmak için iyi bir fırsat çıktı...

İktidarlar, karar almak için meclise getirdiği her konuyu yine kendi oyları ile kabul ettirip sonuçta kendi görüşlerini "meclisin iradesi" haline getirebildikleri için, muhalefet partilerinin iktidarın görüşüne katılmadıkları durumlarda yapacakları işler oldukça sınırlıdır.

1.Mecliste dilleri döndüğü kadar anlatırlar, iktidar kanadı bu anlatılanlar arasında daha önceden fark etmediği bir teknik yanlış, ileride kendisi için sorun olacak bir yan görürse onu düzeltir. Ancak bu ikaz ve düzeltmeler meclisteki belirleyici "irade"nin aslında mecliste değil, meclisin iktidar kanadında olduğu gerçeğini değiştirmez. Zaman zaman oy birliği ile kabul edilen konular ise zaten özü itibariyle iktidar ve muhalefeti birbirinden ayıran "siyaset farklılığı" ile ilgili değildir. Burada konu ettiğimiz şeyler de "siyaset olarak farklı" olan konulardır.

2.Meclis görüşmeleri, üyeler arasında yapılmakla birlikte, hukuken kamuya açık olan ve kamunun bilgisi dâhilinde yapılması gereken işlerdendir.
Bu nedenle görüşmeler hem isteyen yurttaşlara açıktır, hem de buradaki görüşmeleri izleyemeyenlere de duyurma amacıyla basın mensuplarına…
Basın mensupları, bu görevlerini yerine getirirken, oturumları izledikleri gibi, görüşmeye katılan üyelerden yazılı ya da sözlü bilgiler alır, bazı ek açıklamalar yapmalarını da isterler.

Bu yapılanlar, meclis kürsüsünden söylendiğinde işin gereği olarak anlayışla karşılandığı gibi, basın yoluyla duyurulduğu zaman da olağan karşılanmalıdır.
Kürsüden söylenmesine evet ama basına söylenmesine hayır tezinin bir tek mesajı vardır: "siz bu çatı altında ne söylerseniz söyleyin, nasıl olsa söylenenler dört duvar arasında kalacak ve geniş kitleler tarafından duyulmayacaktır. Ama burada söyleyebileceğinizi basın yoluyla halka duyurursanız sıkıntı olur. Hele bir de bunları açıklarken kendi partinizin görüşü olduğunu gösterecek biçimde parti tabelanızın önüne geçip anlatırsanız, bunu söyleyenin siz olduğunu gösterir bir de fotoğraf verirseniz bu bizi oldukça üzer"
Ama ne yapalım ki, muhalefetin amacı iktidarı mutlu etmek olmayacağına göre iktidarların da buna katlanmaları gerekecektir.

3.Muhalefet, kimi zaman da "siz eleştirmekten başka ne yapıyorsunuz ki, ne zaman yararlı bir iş yapmaya kalksak doğru mahkemeye gidiyorsunuz" suçlamasıyla karşılaşmaktadır. Doğrudur, muhalefet "icraat yapma" imkânı olmadığı, işin başında bulunmadığı için başka bir şey de yapamaz. İktidarın yanlış yaptığını gördüğü zaman da yargıya gider.  Çünkü yapılan yanlışı meclis görüşmelerinde kabul ettirmesi yukarıda anlatılan nedenlerle kolay kolay mümkün olamadığı için, bir bağımsız organa yani mahkemelere gitmek durumundadır. Kuvvetler ayrılığında sayılan “yargı erki” de zaten bunun için vardır. Siz hiç "benim doğru dediğim hiç bir şey yargıya götürülemez" diye bir düşünceyi savunabilir misiniz? İdare mahkemeleri, anayasa mahkemeleri niye vardır?

Sonra bir konuda iktidar ile muhalefet farklı düşünüyorsa, sadece iktidarın dediği ve yaptığı doğrudur, bunun doğrusunun siyasetten bağımsız mahkemelerde karara bağlanması gerekir demek nasıl yanlış olabilir?
Doğru denen şey sadece meclisteki sayı üstünlüğü ile mi ortaya çıkmaktadır?
Yargı doğruyu öğrenme mercii midir yoksa iktidarın sandığı gibi "engelleme" mercii mi?
Bir konuyu yargıya götürmek neden böyle tepkiyle karşılanmaktadır?
“Doğrular”  ile yüzleşmek birileri için bu kadar da zor mudur?