Dış ticaret açığı kaç işsiz yaratıyor?


İnsanlar tercihlerini kullanırken o andaki ihtiyaçlarına, içinde bulundukları ruh haline göre karar verirler.
Şüphesiz siyasi tercihlerini kullanırlarken de…
Karnı aç birine “şimdi bir tas çorba mı”, “yoksa biraz bekleyip keyifli bir yemek mi” deseniz, açlığının şiddeti dayanılmaz derecedeyse, tercihini çorbadan yana yapacağı açıktır.
Bizde “Eldeki kuş her zaman daldaki kuştan iyidir” derler.

Toplumda, bu günün sadaka ekonomisinin yarın için vaat edilen sosyal demokratik düzene yeğ tutulmasının geri planında, “muhtaç”ların öncelik verme konusundaki bu basit mantığı vardır.
Had safhada çaresizlik içinde kıvranan insanlar, iktidarın hemen şimdi verdiğine razı olup, muhalefetin gelecek günler konusundaki vaatlerine kolay kolay itibar edememektedirler.

Türkiye ne yazık ki makro ekonomik göstergelerine göre “sözde” bayağı kalkınan ama kişi ya da bölge bazındaki göstergelere bakıldığında hayli sıkıntılı bir ekonomidir.
10 milyon kişi işsizdir;
Esnaf adım adım batmaktadır, yarınından umutsuzdur.
Emekli geçinememektedir.
Ama her nedense bu geniş kesimler hala kendilerinden beklenen “tepki”yi gösterememektedirler.

***

Üretim düşmektedir.
Türkiye; tükettiği kadar üretemeyen, üretemediği için de dış ticarette artık daha çok“alıcı” bir ekonomidir.
Türk halkı üreticilikten daha fazla “tüketici” olmuştur.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yayınladığı verilere göre bu ekonomi dışarıdan son 11 ayda 164,9 Milyar dolarlık mal almış, 102,1 Milyar dolarlık satmıştır.
Dış ticaret açığı yani bu dış ticaretten doğan açık Ocak-Kasım 2010 döneminde 63 milyar dolardır.

Bu rakamı 72,5 milyon kişiye bölerseniz kişi başına düşen rakam (63.000.000.000/72.500.000=) 869 Amerikan doları ya da 1.347 Türk lirasıdır.
Vurun 4 kişilik aile başına; 5.388 liradır.

İçeride tüketilen ama dışarıdan gelen 63 milyar dolarlık mala dilerseniz bir başka açıdan da yaklaşalım:
İthal edilen her bir dolarlık malda ortalama yüzde yirmi işçilik payı varsa ve bu işçilik bir anlamda, o malı ithal ettiğimiz yabancı ülkenin işçisine ödeniyorsa, son 11 ayda (63X0,20=)12,6 milyar dolarlık bir meblağ, bizim işçimiz yerine o malı aldığımız ülkelerin işçilerinin yövmiyesi olmuş demektir.

Gelin bu kaybolan 12,6 milyar dolarlık işçiliğin bizde kaç işçinin “alamadığı” aylık ücreti olduğunun hesabını yapalım:
12,6 milyar doların karşılığı (12,6X1,55=) 19,53 milyar liradır.
Bunu 11 aya böldüğümüzde (19.530.000.000/11=) her ay için dışarıya 1,775 milyar lira işçilik ödediğimiz ortaya çıkar.
Bu para Türkiye’de, kayıtlı-kayıtsız ortalama 700 lira işçi aylığı olduğu hesabıyla tam (1,775 milyar/700=) 2.535.714 istihdam dışı bırakılmış kişinin aylığıdır.
Yani dışarıdan satın alınan bu mallar içeride üretilebilseydi, tam 2,5 milyon kişi daha istihdam edilebilecekti.

Acaba ancak meraklıların baktığı dış ticaret istatistiklerinde görülebilen, gazete ya da televizyonlara çoğu zaman; milyarı milyona, doları TL’ye karıştırılan çok kısa bir haber olarak geçebilen bu dış ticaret açığının her ay 2,5 milyon kişilik istihdam kaybı ile aynı anlama geldiği hiç halkımıza söylendi mi?

Acaba ekonomideki bu kanama, ithal edilen ucuz tüketim malları karşısında alışveriş çılgınlığına kapılan, kapıldıkça yerli üretimi biraz daha batıran, “eskiden bunları alabilmemiz mümkün müydü” diyen halkımıza bir biçimde anlatılabilir mi? İşsizliğinin, yoksulluğunun, yarından umutsuzluğunun nedeninin aslında bu olduğuna ikna edilebilir mi?