Belediyelerde Kim kimden ne öğrenecek?


Hani bazen insanın canı sıkkın olur ya, benimki de öyle…
Biraz olsun ferahlamak için içinde komiklik olan bir şeyler yazayım ve hem kendimi hem okurumu rahatlatayım istedim…
Ama yine de pek öyle olmayacak galiba.

Öğrendiğimize göre
Mekke Belediye Başkanı Dr. Usame Bin Fazıl Bin Aydarus El-Barr, Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerini, belediyenin ulaşım ve kentsel dönüşüm işlerindeki birikiminden istifade etmek amacıyla İstanbul’a gelmiş.
Bundan bir gün önce de Sayın Topbaş Atina’yı ziyaret edip Belediye Başkanı
Yorgos Kaminis’le görüşmüş, Atina’da arkeolojik kazı alanı üzerine nasıl müze inşaatı yapıldığını gördüğünü ve bizde bazı yerlerde kıyamet koparanların Akropol Müzesini mutlaka görmelerini tavsiye etmişti.

Şaşırdım.
Bir taraftan Mekke Belediye Başkanına örnek olacak kadar önemli “birikim” sahibi bilinen bir insan niye tarihi kazı alanının üzerine beton dökmek için Atina’yı örnek alsın ki?

Yoklayın hafızanızı…
Olmazsa girin internete; 2002 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlarının rica-minnetlerine rağmen Mekke’deki Osmanlı eseri Ecyad Kalesi yıkılıp da üzerine Kabe manzaralı alışveriş merkezleri ve gökdelen konutlar, otel yapılmadı mı?
Bu gökdelenlerin pazarlamasında bizzat Türkler aracılık yapmadı mı?
Bizim ünlü yöneticilerimizin patlamış mısırcı çocukları gibi orada da Kral Fahd’ın en küçük oğlu Abdülaziz, 699 Sayılı proje adıyla 23 bin metrekarelik alana 31 katlı 11 kuleli 4668 daire ile 1220 odalı beş yıldızlı otel inşa etmedi mi?
Sen kooca Ecyad kalesi’nin üzerine gökdelen dikene “birikim”ini aktaracaksın, sonra dönüp sandalyesine daha yeni oturmuş Atina Belediye başkanı’nın tarihi kazı yerine nasıl beton döktüğünü anlatıp bize örnek göstereceksin…
Olmaz!
O zaman Mekke Belediye Başkanı Usame Bin Fazıl’a karşı karizmamız çizilir.

Gelelim Mekke Belediye Başkanı’nın bizden ne alacağına:
Anlatıldığına göre İstanbul Büyükşehir Belediye şirketlerini inceleyecek, örnek alacakmış.
Öğreniciye saygımız büyük, ancak ufak bir detayı gözden uzak tutmasın.
Bunu bir fıkrayla anlatmak sanırım daha kolay anlaşılmasına yardımcı olacak.

Bir soğuk harp dönemi uydurması:
Amerikalılar, Rusların arasına gizlice sokmak için birini yetiştirmişler.
Adam sular seller gibi Rusça konuşuyor, su gibi votka içiyor, Rusların bütün usul ve adetlerini biliyor falan.
Sanırsın yedi göbekten beri katıksız rus.

Gece yarısı paraşütle Moskova yakınlarına indirildikten sonra kıyafetini değiştiriyor ve  halkın arasına karışmak üzere bir rus meyhanesine gidip “hey yoldaş” diyor “bana bir votka”
meyhaneci votkayı verirken kendinden emin Amerikalıya garip garip bakıyor ve “hayrola coni” diyor, seni hangi rüzgar attı bizim memlekete?
Coni çok şaşırıyor, “yahu sen benim Amerikalı olduğumu da nereden çıkardın?”
“Neden çıkarmıyayım ki” diyor rus meyhaneci, “bizde hiç zenci rus olmaz ki”

Gelelim Mekke’linin bizim belediye şirketlerinden neden bir şey öğrenemeyeceği ve bizim işlerin neden onlara uymayacağı konusuna.

Birincisi:Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi tarihi kazı alanına gökdelen dikme konusunda bizden ilerideler. Gördükleri gibi biz Atina’ya bakıp örnek göstermeye çalışıyoruz, onlar yıllar önce bizim Ecyad kalesinin üzerine dikmişler. Dolayısıyla bu konuda yararlı olabilmemiz mümkün değil.

İkincisi: Bizim Belediye Şirketleri modeli, kendi belediyecilik mevzuatımızın ürünüdür.
Adamı Sayıştay denetiminden kurtarır, meclis denetiminden kurtarır, muhalefetten kurtarır.
Başına getirirsin güvendiğin ekibi, al bunu Türk Ticaret Kanunu’na göre idare et dersin.
Onlara kimse müdahale edemez, hesap soramaz.
Etmezlerse görevden alırsın.
Var mı onlarda böyle bir ihtiyaç ya da imkan?
Var mı Mekkeli’nin Sayıştay korkusu?

Üçüncüsü: Bizim en para eden şirketimiz İDO’dur.
Örnek olalım ama, fıkradaki gibi; bir kere Mekke’de deniz yoktur.
Haydi deniz yok ama, bir mal olarak vapurları nasıl alıp nasıl sattığımızı merak edip, sırf bunun nasıl bir “ticari formülü” olduğunu merak ediyorsa orasını pek bilemem.

Malum, İBB “bu iş özel şirket işidir” deyip önce elindeki bir kısım vapur ve iskeleyi ihaleyle “İstanbul Şehir hatları A.Ş:”ye verdi, şimdi o Şehir Hatları A.Ş.”nin yüzde 90 hissesini “bu iş kamu hizmetidir” deyip geri alıyor.
Olur ya, bu alışverişteki inceliğe taa Mekke’den bile şaşıranlar olup ne olduğunu anlamaya gelmişlerdir.

Ama ben bir şey söyleyeyim de Başkan’a önce onu sorsunlar:
Bunlar hiç bir şey değil.
Bir belediye 150 belediyenin olduğu listede bir sene önce 143. Sırada iken ne yapmalı ki bizimki gibi birinci sıraya çıkabilsin.
Haydi bunu öğrenin de göreyim sizi…