Fakire verilecek para nereden bulunur derler ya!


Bu seçim kampanyasına damgasını vuracak en önemli olay galiba CHP’nin fakir fukaraya yapmayı vaat ettiği 600 liralık aile yardımı.
Bu konuda iktidar kanadından da, “yetmez ama evet”çiler gibi bir tavır sergileyen “güzel ama nasıl inanalım”cılardan da çeşitli sorular geliyor.

Sorulardan biri iktidardan.
“İyi de biz zaten bunları vermiyor muyuz ki” şeklinde.
Cevap verelim:
Peki madem siz veriyorsunuz da şimdi niye bunun kaynağı yok diyorsunuz?
“Söyleyin bakalım bunu nereden vereceksiniz” diye soruyorsunuz?
Eğer zaten biz de veriyoruz diyorsanız, kaynağı nerede diye sorma şansınız yok.
Zaten verilmekte olan bir şeyin kaynağı da var demektir.

Bir başka soru ise; “bu ilave bir vaaddir, bunun kaynağını göstermeniz gerekir” şeklinde.
Bu soru da kendi içinde bir başka kabulü taşıyor.
Nedir o?
Eğer siz “bunun kaynağını gösterin” diyorsanız, bu vaat edilen paranın önceden verilenlere ek olduğunu da kabul ediyorsunuz demektir.
Çünkü mantık olarak sadece “ilave” olarak verilecek olanın ilave kaynağı sorulabilir.
Şimdi laf cambazlığını bir kenara bırakalım, işin aslı şu:

1.Türkiye’de son 30 yılda uygulanan ve bunun son 9 yılında giderek şiddetlenen “liberal politikalar” toplumda sayıları 10 milyonu aşan bir kesimi fukaralığa mahkûm etmiştir. 1980’lerin demir leydisi Thatcher, Amerika’nın Kovboy Reagan’ı, Türkiye’nin ben zengini severim diyen Özal’ı eliyle yürütülen vahşi kapitalizm ya da “yaşasın zenginlik, altta kalanın canı çıksın” politikaları bu geçen zamanda özellikle küresel sermayeyle başa çıkamamamızdan dolayı bizim ekonomimizde böyle bir “kaybedenler” ordusu yaratmıştır.
AVM ile rekabet edemeyen bakkaldan, ithal malı ile fiyat yarıştıramayan yan sanayici ve onun sokağa salmak zorunda kaldığı işçisine kadar pek çok kişi, bu politikanın kurbanı olarak basbayağı “çulsuzlaşmıştır”

2.Her mahallede bir dolar milyonerinin türemesi, memlekette Japonya’dan fazla dolar milyarderi sahibi olmamız iyidir de, bunlar yaratılırken sistemin yan ürünü olarak ortaya çıkan “bu düzende kaybedenler”i ne yapacağımızın da insaflı bir cevabı olması lazımdır.
Çünkü bir toplumun huzuru, o toplumdaki bütün fertlerin huzurlu olmasıyla mümkündür.
Siz 72,5 milyon nüfusta, üstelik 10 milyonu aşkın yurttaşı açlığa mahkum eden bir politikayı güdüp sonra da kağıt üzerindeki ortalama gelir rakamlarını göstererek “iyi ama adam başına gelirimiz 15 bin dolara yükseldi” derseniz bu matematik sonuçla paçayı kurtaramazsınız. Maazallah o kağıt üzerindeki bölüşümde payına 15 bin dolar düştü dediğiniz adamlar bir gün “açız…” diye üzerinize yürüyüverirler de kaçacak delik bulamazsınız.

3.Bu dünyada ve bu dönemde kapitalist bir düzende yaşamak zorundaysanız, bu koşullarda memleketin de sermaye birikimine ihtiyacı varsa, tabii ki birilerinin kazanması ve patron olmasına hayır demeyeceksiniz.
Çünkü kapitalist düzende kazanan patron olmazsa işçiyi çalıştıracak patron da bulamazsınız.
Ancak buradaki kazanç ve birikim ölçüsü hiçbir zaman çalışanları ya da çalışma çağında olup da iş arayanları süründürecek kadar katı olmamak durumundadır.
Bu nedenle, zenginleşme sürecindeki olmazsa olmaz, memlekette kimsenin açlık sınırında bırakılmamasıdır.
Kabiliyeti ve piyasadaki şansı ne olursa olsun, işin raconu kimseyi aç ve açıkta bırakacak kadar kapitalist davranış göstermemektir.

4.”Memleketin 10 milyon açına 5 milyar dolar para lazım, siz bunları nereden bulacaksınız” dendiğinde de bunun cevabı çok açıktır:
Hani bizim safi yurtiçi hasılamız cari fiyatlarla 735 milyar 828 milyon dolara (1 trilyon 105 milyar 101 milyon lira) yükseldi ve sayın başbakan bunu büyük bir keyifle söylüyor ya, işte o söylediği paranın ilk 5 milyar doları kuruşuna dokunulmadan ve doğrudan bu fakir fukaraya harcanacak paradır.
Gerisini artık duble yollara mı harcarsınız, çılgın projelerinize mi orası size kalmış.
Çünkü bu koşullardaki bir ülkede politikacının ilk önceliği bu gece yatağa aç girenlerin karnının doyurulmasıdır.

Eğer bunu yapmışsanız o sorunuzu yine sorun, deyin ki bu ülkenin 735 milyar dolarından ilk 5 milyarını tuttunuz fakir fukaraya verelim dediniz, peki sizin bu fukaraperverliğinizden dolayı bizim duble yolların, çılgın projelerin eksik kalacak 5 milyar dolarını nasıl bulacaksınız?
Haydi, soruyu böyle sorun, sorun sorun da bakın bakalım o yatağa aç girenler sizi ellerinde kalan son silahları olan oylarıyla nasıl da sandığa gömüyorlar.