Bize yeni bir anayasa lazımsa, hem de bu gün lazımsa…


Hükümet nihayet muhalefeti de masaya oturtup yeni bir anayasa yapılması için çalışmaları başlatıyor.
Vatana millete hayırlı olsun.
Bu anayasa yapılır mı?
...
Neden yapılmasın, “baharlı” Araplarla kuzey Afrikalılar iki ayda üstelik rejim değiştirip, iki üç ayda da bunun anayasasını bile yapmıyorlar mı?
Bizim neyimiz noksan?
Yeter ki onlardaki “ciddiyet” bizde de olsun.
***
Hatırlanacaktır; 2001 yılında Kemal Derviş Amerika’dan seslenmişti: “On beş günde on beş kanun çıkarmazsak para bulamayız”
İşin “ciddiyet”ini anlayınca yapmadık mı?
Ciddiyete davet eden IMF, Dünya Bankası ve ABD, bunları yapmazsanız size para-mara yok deyince oturduk; “Egemenlik ulusun” ama “para veren altın bulsun” deyip bir güzel yaptık.
Bu gün birileri “Aman ne de güzel oldu, Türkiye’nin şimdiki ekonomik durumunu buna borçluyuz” demiyorlar mı?

Önümüzde de buna benzer bir durum var ki, Sayın Başbakan aynen şöyle diyor:
“Ciddiysek biz bir yılda bunu bitirmeliyiz.
Eğer TBMM bir yılda anaysa yapamıyorsa biz Arap baharının estiği yerlerde, onlardan (diğer partiler kastediliyor) anayasa filan bekleyemeyiz bir yılda.
2- 3 ayda anayasasını hazırlayanlar var.
Bir yılda bir değil birkaç anayasa çıkarılır.”
***
Demek bu sefer işler daha da “ciddi” ki, -Sayın Başbakan “Arap baharının estiği yerlerde” öyle bir yıl falan beklenemeyeceğini söylüyor.
Başımızdaki büyük sıkıntıyı başbakanımız kadar göremeyiz tabii; ancak kısmen hissederiz ama bu sözlerden açıkça anlaşılıyor ki, şimdi “ciddi isek” hemen bir anayasa yapmamız isteniyor.
Değilsek ?
…………..

***
Yapılabilir mi?
Ben yaptım oldu dedikten sonra bunda ne var ki?
Sanırım bütün mesele de içindeki üç-beş madde.
Gerisi zaten 1215 yılında kabul edilen Magna Carta’dan bu yana hep bilinen ve birinden öbürüne aktarılan şeyler.
Nitekim, bu anayasacılığı İngilizler icad etmişler ama ortaya yazılı bir metin bile koymaya gerek görmemişler.

Niye koysunlar ki, arife tarif gerekmez ya da aklın yolu birdir.
Örneğin bu gün İngilizlerin başı bizimki gibi sıkışacak olsa, bazı “şeyler”in laf değil, anayasal prensip haline gelmesi gerekse, oturup baştan aşağıya bir anayasa mı yazacaklar?
Hayır,
İşlerine geldiğine göre; ya “hayır” deyip reddedecekler, ya da “Peki ne yapalım ciddi ciddi istiyorsanız öyle olsun” deyip çıkacaklar işin içinden.
Belki şimdi bizimki de o hesap.
O hesap da, kimse çıkıp ortadan “Biz bu anayasayı sırf araya şunu sokmak için yeniden yapacağız” diyemiyor.
Ne olacağı konusundaki en önemli ipucu “bahar” meselesi.
Malum, baharat tadında güzeldir.
Baharatın ölçüsü kaçarsa o yemek baharatından yenmez.

***
Bence başbakan haklı.
“Ciddiysek bir yılda bitirmeliyiz” diyor.
Aksi halde birileri ciddiyetimizden ciddi ciddi endişe edecek.
Üstelik dibimizde birilerinin baharı başlarına vurmuşken.

Doğru söz.
Ha bir yıl içinde, ha iki üç ay içinde; ne fark eder ki?
Razıysak hemen ne lazımsa yapalım, değilsek “olmaz öyle şey” diyelim ve işimize bakalım.
Bu iş gerçekten bu kadar ciddi ise, bir sene bekletmekle kimsenin kimseyi ikna edebileceğini sanmıyorum.
Tutun ki bir sene “sallandı” ve olmadı.
Başbakan’ın dediğine göre iş en kötü ihtimalle iki parti arasındaki uzlaşmayla çözülmeyecek mi? Ha bir de üzerine “halkımızın yeni anayasa konusundaki iradesiyle” daha da kuvvetli bir biçimde.

Ne diyecek halk?
Geçen referandumda ne demişse tabii ki onu.
Bence diğer partiler kimseyi bekletip üzmesin ya da masalarda, “mış” gibi yapıp bir sene daha durumu “idare” etmesin:
Belli ki o masada ne denirse densin, son sözü Meclisteki çoğunluk grubu yani iktidar partisi söyleyecek.
Dolayısıyla sonrası malumsa, o malumata itirazı olacak olanlar bu konudaki fikrini masaya oturmadan söylesinler;
“Evet”se evet, “hayır”sa hayır.