Bizde yeni yıllar hep zamla başlıyorsa


Sizler, ülkemizde yaşanmış herhangi bir yeni yılın “zamsız” başladığını hatırlıyor musunuz?
Senenin son günlerinde çıkan gazete ya da son günlerin televizyon haberlerinin hiç zamsız verildiğine tanık oldunuz mu?

Hele hele “Yeni yılda falan falan hizmetler ucuzluyor, bilmem neler bedava olacak” Örneğin, “İnsanlar artık yollardan, köprülerden para vermeden geçebilecek” türünden bir tanecik bile “yeni yıl müjdesi” kırıntısı var mı hafızalarınızda?

Benim yok.
Yeni yılların bu güne kadar gördüğüm en büyük yeniliği, “bazı tarifelerin” yenilenmesi; yani zamlar.
İnsanlarımız her seferinde yeni yıla ne kadar büyük umutlarla giriyor değil mi?
Oysa yeni yılın resmi umut pazarlamacısı Milli Piyango bile her yeni yıla bilet bedellerine zam yaparak giriyor.
Ne enteresan, umutlanmak bile yıldan yıla zamlanmaktan kendini alamıyor.

***
Acaba “zamlanmak” bir kader mi?
Yoksa bu, her yıldönümünde tekrarlanması gereken resmi bir seremoni mi? 
Ekonominin nasıl yönetildiğinin bir göstergesi mi?

Bir düşünelim bakalım…

Doğalgaza zam,
Köprü ve karayollarına zam,
Pasaport harcına zam,
Sürücü belgesine zam,
Karşıdan karşıya usulsüz geçme cezasına zam,
Vergi cezalarına zam,
Araba vergilerine zam,
Emlak vergilerine zam,
Yargı harçlarına zam,
Cep telefon alımına zam,
Şans oyunlarına zam,
Okul servis ücretlerine zam,

Peki bu arada memura, işçiye, emekliye zam yok mu diyeceksiniz değil mi?
Evet, onlara da var:
Memura 2012 bütçesinde yüzde 3 zam öngörülmüştü; fazlası daha sonra belirlenecek.
Bu konu bir “Şike Yasası” aciliyetinde olmadığı için önce Toplu Sözleşme Yasasının çıkması, bu yasaya göre müzakereler ve sözleşmelerin yapılması, çıkan sonuca göre de fark ödenmesi bekleniyor.

Diğer yandan hükümetin 2012 yılı programına göre de; devredilen SSK ve devredilen Bağ-Kur emekli aylıklarının önceki altı aylık enflasyon tahminine göre 2012 yılı Ocak ve Temmuz aylarında sırasıyla yüzde 4.22 ve yüzde 2.78 oranında artırılması “öngörülüyor”.

Basında yer alan, bununla ilgili; bir tarafı iyimser, diğer tarafı karamsar bir habere göre Başbakan Erdoğan, Partisinin Kızılcahamam Toplantısı sırasında (18 Kasım2011)  sorulan bir soru üzerine Bakan Faruk Çelik’e dönüp“İntibak yasasını acilen getirin çıkartılım” demişti.
Bunun yanı sıra, Sayın Babacan’ın yaptığı açıklama şöyleydi:  “Bunun maliyeti var. Ancak bunu karşılayacağız. 4 yıl içinde bütün emekliler intibak ettirilecek. 2014 seçimlerinden önce emeklilerimiz hakkını alacak”
 

***
Neden böyle?
Neden bazı zamlar ve tarife değişiklikleri(!) yeni yılın ilk dakikalarında otomatik olarak yürürlüğe giriyor da, bu zamları sırtlanacak yurttaşların ücretlerine yapılan zamlar biraz “sallanıyor”?
Neden bazı zamlar ve tarifeler “yeniden değerleme” denen sistemle memleketin ekonomik durumuna göre neredeyse otomatik olarak yeniden değerlendirilirken, bu zamları aynı ölçüye bağlamayan hükümetler de yurttaşlarca yeniden değerlendirilemiyor?

Her yeni yıla mutlaka yeniden ayarlanmış(!) fiyatlarla girmek hep hayatın pahalılandırılması yönünde oluyor da, bu ayarlamalar neden bir türlü hayatın yeni yılda daha da ucuzlatılması sonucuna varmıyor?

Bu yeni yıllar bizi nereye götürüyor?
Bu yeni yıllarda birileri bizi nerelere götürüyor?
Biz nelerin peşinden gidiyoruz?