Madem herkes anayasa istiyor da
neden kimse konuşmuyor?


TBMM ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanı Cemil Çiçek bir düşünce kuruluşunda konuşurken Komisyona kimsenin ciddi öneriler getirmediğinden söz ediyor ve sözün bir yerinde de, eğer uzlaşı havası doğmazsa, yarın istediği cümleyi orada görmeyenler bu anayasayı yapanları “vatan haini” ilan ederler diyor.
Sayın Çiçek daha önce de YASED (Yabancı Sermaye Derneği) resepsiyonunda STK (Sivil Toplum Kuruluşları) ve meslek kuruluşlarının katılımda bulunmadıklarından şikâyet etmişti.

Bu haberi okuyunca Nasrettin Hoca ile Timur’un fil hikâyesi geldi aklıma:

Hikâye bu ya, Ünlü Timurlenk Nasrettin Hoca’nın köyüne bir fil hediye etmiş.
Etmiş ama fil bağda bahçede talan edilmedik yer bırakmayınca köylü sıkıntıya düşüp Hocadan yardım istemiş.
Hoca, köylünün de yanında gelmesi halinde bunu Timur’a lisan-ı münasiple arz etmeye gidip o filin geri alınmasını isteyebileceğini söylemiş.

Günü saati gelmiş, huzura çağırılmışlar.
Hoca bir bakmış ki etrafta kendisinden başka gelen giden yok.
Hep beraber gidelim diyenlerin hiç biri gelmemiş.
Çaresiz kendi başına görüşecek.
Timur; “Hoş geldin Hoca, bizim fil nasıl” diye bir soruyla doğrudan lafa girmiş;
Hoca ne desin, köylü arazi olmuş, karşısındaki anlı şanlı Timurlenk;
Bir iki yutkunmuş, Timur tekrar sormuş:
Hoca filimiz nasıldır söylesene; memnun musunuz?
Hoca ne yapsın, kendisini yalnız bırakan köylü de hak etti nasıl olsa diye düşünüp;
-Padişahım demiş, hediyeniz pek makbule geçti.
Köylümüz sizin bize büyük bir lütfunuz olan o filden o kadar memnun ki… Ama garibin eşsiz kalıp yalnızlık çektiğini düşünürler,  münasip görürseniz yanına bir fil daha isterler.

***
Türkiye’de bir süredir bir “yeni anayasa” telaşıdır gidiyor ki sormayın.
Sorduğunuzda, iktidar partisinden geride kalmamak için olsa gerek, siyasi partilerin çoğu “evet bize yeni bir anayasa lazım” diyor.
Neden?
“Efendim 1982 anayasası askeri anayasadır, işler bununla yürümüyor, orasını burasını çok değiştirdik ama bu sefer de yamalı bohçaya döndü, iyisi mi yenisi yazılmalı. Yazılmalı ki memleketimiz yeni anayasanın sağlayacağı imkânlarla şimdikinden de daha iyi idare edilebilsin”

Haydi, madem öyle oturup o anayasayı yazalım.
Yazalım da…
Bir bakıyoruz ki bu toplumun yüzde bilmem kaçını temsil eden ve uzlaşma masasını oluşturan partilerin herkesçe bilinen “bazı” konularda birbirleriyle hiçbir mutabakatları yok.
Bunun için de kibarca, “uzlaşılması zor konuları sona bırakıyoruz” diyorlar.
Yani bir süre için uzlaşan bir görüntü verip durumu idare edeceğiz gibi bir şey.
Son perdede ise “Allah kerim.”

***

Mutabakat olmazsa ne olur?
Tabii ki “mu-ta-ba-kat-sız-lık”

Bu “mutabakatsızlık” üzerine Meclis’e gelen metinde istediği ifadeyi göremeyenlere ne diyeceğiz?
Cemil Çiçek burada haklı değil mi?
Tutun ki o metin de, gayet demokratik bir biçimde Meclis’in kabulüne mazhar oldu ve geçti.
Buna kimin anayasasıdır denecektir?

***
Komisyon Başkanı Çiçek yakınıyor:
“Meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ciddi öneriler getirmiyor.”
Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin “
Safranbolu’nun Aşağıgüney Köyü’nden Mehmet bey, 15 sayfalık yeni anayasa konusunda bir öneri gönderdi. Artık bu çalışmalar köydeki Mehmet ağaya kadar ulaştı.” dese de bu sözler başta Cemil Çiçek tarafından itibar görmüyor.
Demek ki meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları beklenen görevlerini yapmıyor ya da yapamıyorlar.

Peki adına hareket edilen ve gerektiğinde son sözü söyleyecek olan yoldan geçen insanlarımız yani halk gerçekten “bu anayasa ile olmaz, yenisi gerek” diyor mu?

Sanmıyorum ama yine de televizyoncularımızdan birisi şöyle sokaklara çıksa da, halka; mevsimlerin nasıl oluştuğunu, İstiklal Marşımızı kimin yazdığını, bir yılda kaç hafta olduğunu sordukları gibi bir de “şimdiki anayasanın neresini beğenmediklerini, yeni anayasaya hangi maddelerin konmasını istediklerini, neden bu işler yeni anayasasız olmaz dediklerini bir sorsalar.

Alınacak cevapları çok merak ediyorum.

***
Acaba yeni bir anayasa konusunda partilerin “gerçekten” olmazsa olmazları ya da kırmızıçizgileri varsa; toplumda, -Mehmet Ali Şahin’in köylüsü tamam ama- Nasrettin Hoca’nın köylüleri gibi kimseden bir çıt çıkmıyorsa bu gayretin sonucunda sağlıklı bir anayasa çıkabilir mi?

Sayın Çiçek’in dediği gibi insanlar o anayasada “istedikleri cümle”yi bulamazlarsa bu anayasa herkesin anayasası olur mu?
Timur fıkrasında olduğu gibi Cemil Bey de bu işte yalnız bırakılır da, hazırlanacak yeni anayasada kimse aradığını bulamazsa bu doğru mudur?

***

Yine başa dönersek:
Acaba çıkarılacak anayasa bu ülkeyi yönetenlerin asıl yapması gereken işlerini kolaylaştırır mı?
Sokaktaki insanın beklentilerini karşılayabilir mi?
Örneğin işsizliği, yoksulluğu, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırabilir mi?

Şimdiki anayasa insanların mutlu ve yarınından emin yaşayabileceği bir Türkiye’yi yaratma konusunda gerçekten bir “engel” ve beklentileri karşılanamayan halka karşı geçerli olabilecek ciddi bir “mazeret” midir?
Toplum bazı konularda huzursuz, bazı konularda umutsuz ise; “hükümetin bu işleri düzeltecek iken elini tutan şey” bu mevcut anayasa mıdır?