Arabası yeni olana az,
eski olana çok vergi salarak
“hangi adalet?”


Hükümetin Enerji Bakanı, eski arabaların vergisi çok, yeni arabalarınki az olacak demiş.

Bir Holdingimizin kredi sözleşmesi için düzenlenen imza töreninde “Çevreci ve yeni otomobil kullanımı özendirmek, yaşlı otomobilleri trafikten çekmek için” bir projelerinin olduğunu, bunu da 24 ay içinde gerçekleştireceklerini söylemiş.

Doğrusu bunu öğrenince bir “vergici” olarak çok şaşırdığımı itiraf etmek isterim.
Dilerim bu yanlış hükümetçe de çabuk anlaşılır ve “Proje”den derhal vazgeçilir.
Karşı çıkmamızın nedenlerini madde madde sıralayalım:

1.Ekonomisinin, bizi dışarıdan izleyenleri de endişeye sevk eden acil sorunu “Cari açık”tır.
Cari açık, teknik olarak bir ülkeye giren-çıkan para dengesindeki açık anlamındadır ama bu dengesizliğin temelindeki asıl ve yapısal sorun, ekonominin dışarıdan aldığı ile dışarıya sattığı arasındaki “Dış ticaret açığı ”dır.

Ekonomimiz elimizdeki son istatistiğe göre 2011 yılında 240,8 milyar dolarlık mal ithal ederken, buna karşılık ancak 134,9 milyar dolarlık mal satabilmişse, bu arada ekonominin bir tek yılda 105,9 milyar dolarlık “açığı” doğuyor demektir.

Tek yılda bu kadar açık, ciddi kan kaybıdır. Bunun acısını işçisinden esnafına, memurundan sanayicisine kadar, dalga dalga herkes bir şekilde çeker.

Hükümetin bu cari açıkla mücadele için bir gün bile kaybetmeden ve her alanda mücadele etmesi gerektiği hakkında içerideki-dışarıdaki herkes mutabıktır ve bu riskin bir an önce giderilmesi beklemektedir.

2.Gümrük Bakanlığının 2011 yılı kayıtlarına göre Türkiye ekonomisi otomobil ithalatına 17,1 milyar dolar ödemiştir. Bu rakamın ciddi biçimdeki büyüklüğünden dolayı, geçtiğimiz aylarda Sayın Başbakan “Bu otomobilleri biz yapalım cari açığı azaltalım” demiş, yerli sanayiciyi yardıma çağırmıştır.

Başbakan her ne kadar gönülden istese de, bir otomobil fabrikasının kısa sürede devreye girip, iç pazarda bile olsa yıllarca talep görmesi mümkün değildir. Şu anda da böyle bir ürün yoktur.

Dolayısıyla 24 aylık bir projeye dayanarak ve kullanıcı üzerine vergi yoluyla baskı kurup “Eski arabanı sat yenisini al” demek, bu koşullarda devlet eliyle yabancı oto ithalini coşturup mevcut cari açıkla mücadelede yangına benzin dökmek demektir.

3.Eski otomobillerin trafikten çekilmesi ve yerine yeni arabaların kullanılması, daha önce de denenmiş, araç başına 4 bin lira ÖTV teşviki uygulanmıştır.
Bunun sonucunda zaten takoz üzerinde duran ya da kırda bayırda dolaşan yani hiçbir zaman şehir trafiğine girmeyen arabalar el değiştirerek hukuken hurdaya çıkarılmış, yerine önemli ölçüde araba ithal edilmiştir.
Dolayısıyla cari açıkla birlikte trafiğe çıkan binek aracı sayısı da arttırılmıştır.

4.Dünya’daki ekonomik krizin araba satıcılarının pazarını daralttığı, onların kendilerine yeni pazarlar aradığı, kimsenin gözünden kaçmayan bir gerçektir.
Türkiye’nin bu cari açığına rağmen hangi gerekçeyle olursa olsun başkalarına pazar açması şüphesiz dışarıdaki otomobil üreticileri ile buradaki ithalatçıları ve bayilerini çok mutlu edecektir.

5.Eski araçların egzozunun daha fazla karbondioksit saldığı ve bunun şehirlerin havasını bozduğu bir gerçektir ancak, bunun çözümü; bu dış ticaretinde sıkıntılı ülkeye vergi baskısıyla yeni otomobiller ithal ettirmek değil, öncelikle emisyonu yüksek yani egzozundan siyah duman çıkaran araçlarını imkân olduğu ölçüde şehirdeki trafikten men etmektir.

Herkesin gözü önünde yaşandığı gibi; şehirlerde en bakımsız araçlar; Belediye otobüsleri, halk otobüsleri, minibüsler, kamu personel servisleri ve askeri araçlardır.

Bu araçlar, -trafik cezasına da muhatap olmadıkları için- çevreyi rahatça kirletirken onları göz ardı edip vatandaşı yeni otomobil almaya zorlamak doğru bir politika değildir.

Kamu bu tedbiri öncelikle kendine uygulamalı, imkânlar yeni de olsa çevreye bir ölçüde zararı olacak binek araçlarını artırmak yerine toplu taşımanın geliştirilmesi için kullanılmalıdır.

6.Piyasa düzenini esas alanların vatandaşın elindeki aracın ekonomik ömrünü tayin etmesi yanlıştır.
Dağdaki, tarladaki, sanayideki, köy yolundaki insanlar ellerindeki aracın kendileri için ne kadar ekonomik olduğunu, ne zaman yenilenmesinde yarar olacağını kendileri tayin ederler.

Şehirde ekonomik ömrü biten araba el değiştirip taşlı köy yollarına gittiğinde, zengin şehirlinin aracı kasabadaki esnafın malı olduğunda, meraklısının kullandığı araba emeklinin eline geçtiğinde artık o hiç de “eski” değildir.
Zaten bu kimselerin yeni arabaları olsa bile onu bu işlerde kullanamazlar.

7.İnsanlar örneğin ellerindeki 5 bin liralık arabayı satıp 40 bin liraya yenisini almaya zorlanırlarsa, bu ekonomide yeni araca gidecek para büyük ölçüde bankalar sisteminden çekilecek, tüketici kredileri yani istikbalden yenen paralar artacaktır.

Bu şüphesiz bankalar sistemini çok sevindirir, onlara bol tüketici kredisi müşterisi sağlar ama bu paraların harcanabileceği diğer alanlardaki esnaf kan ağlar.
Çünkü eve, mobilyaya, giyime, hatta gıdaya gidecek para böylece yön değiştirecek ve bu piyasalar sıkıntıya girecektir.
Hükümetin piyasa dengelerini bu ölçüde değiştirmesi doğru değildir.

8. Bu proje, bir sosyal devletin güdeceği vergi politikası olamaz.
Siz vergilerini artırsanız da arabasını “yenilemeyecek” olanlar yani arabasında mal, malzeme taşımak gibi “işi icabı” eski araba kullanacak olanlar, ekonomisi ancak eski arabayla dolaşmaya imkân verenler yani alt gelir grubu, bu “tedbir”e rağmen yine de aynı arabayı kullanacak ama üzerlerindeki vergi yükü ağırlaşacaktır.
İşte buna rağmen yapılacak uygulama başta bu projeyi getiren siyasilere tepki yaratır.

9.Bizim gibi gelir dağılımı çarpık, tüketim eğilimi yüksek bir ekonomide; “Proje” bu eğilimi daha da coşturacaktır.
Telefon yenilemedeki eğilimimiz bunun en yakın örneğidir. Bu eğilimimiz hükümet eliyle bu defa  otomobil konusunda “desteklendiğinde”  bunu yapabilecek üst gelir grupları tüketimlerini daha da artıracak, kamu gücü ve kaynakları otomobilde daha üst sınıfa terfi etmek isteyenlerin önünü açmada kullanılacaktır.

10.Bizim Anayasamızın 73. Maddesi aynen şu cümlelerle başlar

Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.”

Anayasa, ödenecek vergilerin insanların kullandığı otomobillerinin yeniliğine göre değil, mali güçlerine göre salınmasını emreder.
Siz bunun tam aksini yapıp; yeni otomobil alandan az, eski otomobilini kullanacak olandan daha fazla vergi alırsanız Anayasanın istediğinin tam da tersini yapmış olursunuz.

Bu tabii ki başta sosyal adalet ilkesini zedeler ama daha da somutunu söyleyelim mi?
Bu proje, hukuken sakattır ve iptal nedeni ortadadır.

Biri Anayasa mahkemesine gider haklı olarak dava açarsa iptal edilir; zaten yıllardır bir türlü yerine oturtulamamış “otomobilleri vergilendirme” işimiz bir kere daha “Kaos”a dönüşür, yazık olur.

Bülent SOYLAN