Almadan vermek ve paketten medet ummak

Halkımızın çok iyi bildiği “Almadan vermek Allah’a mahsustur sözü”nü günlük hayatımızda doğrulayan çok çeşitli örnekler vardır.
Ticaret yapıyorsanız almadan satamazsınız,
Muhasebe tutuyorsanız bir hesaba giriş olmazsa çıkış olmayacağını bilirsiniz,
Sonuçta, sizde olmayan şeyi veremezsiniz.
Örneğin Hükümet olursanız…
***
Bütçenize yeteri kadar para girmiyorsa kimseye çıkarıp da bir şey veremezsiniz.
“Vaad” hariç tabii.
Ama herkes bilir ki TL vardır, Avro vardır, Dolar vardır da “vaad” diye bir para birimi yoktur.
Onun için, fırından ekmek almak için “vaad “değil para vermek gerekir.
***
Biliyorsunuz, bu günlerde hükümet kanadı ile kimi işveren ve işçi temsilcileri toplanarak yeni bir “istihdam paketi” oluşturmak için çalışmalar yaptı ve bu konuda yapılacak olan işlerin başlıklarını belirledi.
Basına yansıdığı kadarıyla ve “almadan vermek” konusu göz önünde tutularak bakıldığında bizce bu paketten çıkabilecek fazla bir şey yok.

Önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in sözlerine bakalım:
Sayın Bakan diyor ki “İşi değil, insanı korumayı öne çıkaran bir anlayış geliştirdik”
İyi de, işi korumadan insanın korunacağı hakkındaki anlayış, aslında bir “anlamayış” olayının ta kendisi değil midir? Çünkü bir ekonomide “iş” korunmaz ya da geliştirilmezse, olmayan ve geliştirilmeyen yani gerisin geriye giden işlerle acaba işçileri koruyabilmek mümkün müdür?
Hiç “iş” olmazsa “işçi” olabilir mi?

Örneğin memlekette ithalat furyası sürer ve işyerleri kapanırken siz bu işyerlerinin işini koruyamayacaksınız, ayakta kalmaları için hiçbir tedbir almayacaksınız ama oralarda çalışan işçiler ve memurlar hükümetin kapısının önüne gelince onları koruyacaksınız!
Bu aklı başında bir ekonomi yönetiminde söylenebilecek bir söz müdür?
Hadi bu söylendi, bu oradaki işçi sendikalarınca, işadamlarınca, akademisyenlerce derhal itiraz edilmeyecek bir söz müdür?
Yani daha da açıkçası işsizlere deniyor ki, merak etmeyin işyerleriniz kapanabilir ama biz sizi açıkta bırakmayız, devlet himayesine alırız.
Peki, eğer o işyerleri kapanır, üretim düşerse insanlar boşta gezmek zorunda kalırsa o devlet zaten açık olan bütçesiyle kime ne kadar bakabilir?
Bu işte hiç kimse gaza gelmemelidir.
***
Nitekim, aynı mantıkla paket için şöyle öneriler sıralanmış:
-İstihdama devlet öncülük etmeli.
Yani:
bu açıkta kalanları devlet işe alsın.
*
-İhtiyaç olmayan alanlarda mesleki ve teknik eğitim verilmesin
Yani:
genelde işçiye ihtiyacı olan bir alan olmadığına göre eğitimin büyük kısmının bir anlamı yoktur.
*
-Kamuya eleman alınarak boş kadrolar süratle doldurulmalı
Yani:
piyasada iş olmadığına göre devlet imkan ölçüsünde fazla eleman alsın.
*
-Silahlı kuvvetlerde erlere iş yaptırılmasın, yerine sivil memur alınsın.
Yani:
sadece sivil kadrolara değil, askeri kadrolara bile işsiz siviller yerleştirilsin.
*
-Sosyal güvencesi olmayan bir milyon kişiye ayda 100 lira gelir desteği verilsin.
Yani:
iş bulamadıklarımıza devlet ayda yüz lira cep harçlığı versin.
*
-Türkiye İş Kurumuna 5.000 memur alınsın, 55.000 özürlü kontenjanı iki yılda doldurulsun.
Yani:
işçi bulma kurumu iş bulamadıklarını kendi bünyesinde memur olarak işe alsın.
*
-Toplam işsizlerin yüzde 13,6’sına işsizlik maaşı verilirken, 2023’e kadar işsizlerin yüzde 25’ine maaş bağlayalım.
Yani:
Bu işsizlik giderek artacak, iş bulamayacağımıza göre artan işsizlere de maaş verelim boşta gezsinler.
*
-2011 yılına kadar çalışıp hangi ilde ne kadar işsiz var, mesleği nedir bunu araştıralım.
Yani:
daha bir yıl kadar kimseye iş bulamayız ama en azından nerede kaç işsizimiz olduğunu bilelim.
*
-İşçi kiralama kanunu tasarısını yeniden meclise getirelim, patronu işçiyi her gün başka birine kiralayabilsin.
Yani:
İşçi çalıştığı yerin elemanı değil, aracıların elemanı olsun. Parası ödenmez veya işten çıkarılırsa çalıştığı fabrikanın kapısına dayanamasın, taşeron sistemini bile mumla arar olsun.
*
-Vergi teşviklerinden küçük işletmeler de yararlansın, asgari ücretten vergi alınmasın
Yani:
Büyüklerden zaten almıyorsunuz, küçüklerden de almayın.
***
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin bakalım: yukarıda “tedbir” diye sayılanların acaba hangisi şu ekonomiye dinamizm getirerek canlandıracak, ekonominin kendinden kaynak yaratacak öneridir?

Bana göre bunların tamamı, ekonomide istihdamı canlandıracak bir model oluşturma değil, bir türlü çözüm görülemediği ya da siyasi tercihler gereği gerçek çözüme yanaşılamadığı için işsizlerin kaybını devletin olmayan kaynaklarından “telafi” etmeyi öneren ama söyleyenin de buna pek inanamadığı görüşlerdir.
Küçültmeye çalıştıkları devleti şimdi yeni kadrolarla büyütmeyi işsizlik konusunda çözüm gören
Hantal dedikleri devleti şimdi “aman işsizleri devlete yükleyelim” diye biraz daha hantallaştırmayı kabul eden düşüncelerdir.
***
Açıkça görüldüğü gibi, yandaşları da dahil bu hükümetin istihdam ve ekonominin canlandırılabilmesi konusunda “Almadan vermeyi vaad etmek” diye özetleyebileceğimiz tavrı dışında söyleyecek hiçbir şeyi yoktur.
Nereden bakarsanız bakın, bunların “paket”inden işsize “gaz” dan başka bir şey çıkmayacaktır.