En çok kazandıran ya da en çok “kazındıran”

Kazındıran ve kazandıran kelimelerini bir arada en iyi kullanan ticari slogan her halde “kazı-kazan”dır.
Yani kazımazsan kazanamazsın.
Kazı ki kazanasın.
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği, 2009 yılına ilişkin raporunda bizim borsamızın dünyada en yüksek kazanç sağlayan 6. Borsa olduğunu belirlemiş.
Bu rapora göre İMKB’de “oynayan”ların TL bazındaki kazancı ortalama yüzde doksan yedi olmuş.
Bu rakam dolar bazında ise yüzde yüz iki!
Bu paraları kim mi kazanmış?
Elbette ki, -zam ne kelime- işten olmayalım da zararı yok yevmiyenin yarısından bile vazgeçebiliriz diyen işçimiz değil,
Eli para tutmadığına göre işsiz hiç değil.
Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar zaten içeride.
Memur, emekli gibileri hiç değil. Onlar bu oranın yüzde onunu rüyalarında görseler hayırdır inşallah derler.

Kim peki?
Tabii ki internetten bir “tık”la yatırım yapan, vergisi istenmediği için üzerinden devletin memleket namına herhangi bir pay da talep etmediği kazançları elde edip tamamını keyfine göre harcayabilecek olanlar…
Yerli mi, yabancı mı?
Ne diyelim ki? Bazıları ayan beyan yabancı. Dünyanın öbür ucunda otururlar, ne adını biliriz ne yüzlerini görürüz. Bazıları yerli ama parayı kaptı mı yerinde durur mu, soluğu nerede alır bilinmez. Bir üçüncü kısmı ise ne öyle ne böyle Bıyığına bakarsan bizden görünür… Kah orada, kah burada.
Bir ara ikametgâhı meselesiyle uğraşılır gibi oldu ama işin içinden pek de kimse çıkamadı.
Her neyse, işin oraları biraz karışık ve bir şeyler oluyor ama en anlamsız olan şey, birilerinin “bizim borsa dünyanın en çok kazandıran borsalarındandır” deyip kendine pay çıkarması ve bunu bir öğünç meselesi sayanların da, “işte küresellik budur” türünden havaya girmesi.
Küresellik gerçekten bu mu?
Yer kürenin neresinde olduğunu bile tam bilemediğimiz birilerinin bizim ekonomimizden epeyce bir para kaldırıp internet âleminde kaybolması mı?

***
Bu ülkeye seksen yılda gelen yabancı sermaye ile kendi dönemlerini kıyaslayıp pay çıkaranlar diyorlar ki: Bizim dönemimizde Türkiye’ye şu kadar milyar dolar yabancı sermaye gelmiştir.
Doğrudur. Kazanç kapıları ancak sizin zamanınızda bu kadar açılmıştır ki şimdi buradadırlar.
Peki bunlar yarın keyifleri kaçınca borsa mekanizmasıyla istedikleri zaman çıkıp gidebilir mi?
Gidebilirler tabii, bir “tık”a bakar. Onlar “tık”la gelip “tık”la gidebilirler…
Peki memleket için kalıcı olan nedir?
Kalıcı olan, bunların götürdükleridir ve 1990’dan 2008’e 8,5 milyar doları doğrudan yatırımlardan, 18 milyar doları da borsadan olmak üzere toplam 26,5 milyar dolar tutarındaki kar transferleridir.
Yani bizim ekonomimizden çıkan ve yabancı ülke ekonomilerine kazandırılanlardır.
Hepsi bu kadar mı?
Hayır, bu memlekette yabancılara kazandırılan ve herkesten çok kazandırmakla övünülen kurumlar yaşadıkça bu çark böyle dönecek, ucundan tutanlar hep böyle öğünecektir.
Ne diyelim, sadece yönetiminizdeki Türkiye değil, bir “tık” yakınımızdakiler de sizinle gurur duyuyor.