Güneydoğu ve huzur için ekonomi

Güneydoğu’daki olayların neden bir türlü sona erdirilemediği konusunda kime sorarsanız sorun, en az dokuz tane neden sayacaktır ama üzerinde herkesin kolayca birleştiği ve bunlardan ilk söylenecek olanı bölgedeki ekonomik tablodur: Yoksulluk ve işsizlik.

Buralarda bir biçimde parayı kazanan ne yapar bilir misiniz?
Saydığı ilk neden ortadan kalktığına göre, diğer sekizini de orada bırakıp dosdoğru batıya gider.
Hiçbir zaman bölgede kalıp yatırım yapmaz.
Hiç güneydoğuda çok para kazanıp da hala orada teröre karışan, bu işleri sorun eden adam görebilir misiniz?
Kalmaz!
Geride kim kalır?
Diğer sekiz nedeni de kendisine sorun eden yoksul ve işsiz halk.
***
Napolyon harbi kaybedince subayına sormuş:
-Neden böyle oldu?
-Efendim dokuz tane sebebi var, birincisi barutumuz kalmadı…
Napolyon, yeter demiş diğerlerini söylemene lüzum yok.
“İnsan”ın ilk karşılanması gereken ihtiyacı karnının doymasıdır.
Dolayısıyla bir şeylere tepki vermesi için en önemli nedeni de…
Gidin sorun bölge halkına…
Karnınız doyuyor mu? İşiniz var mı?
Yok!
O halde tansiyonu düşürmek için bir şeyler yapılacaksa işe önce bu sorundan başlamalı.
Hani “yerden göğe küp dizseler, en alttakini çekseler, seyreyle sen gümbürtüyü” diye bir sözümüz vardır ya, işte bu bölgede o en alttaki küpün adı yoksulluktur, yoksulluğu yaratan işsizliktir.
Ona bağlı olarak kırılan küpler ise huzursuzluğun sayılan diğer sekiz nedenidir.
Çıkan gümbürtünün adı da terördür.
Dikkat edin, siyasi amaçlı terörün ilk hedefleri hep bölgedeki işyerleriydi.
İş makineleri yakıldı, dükkânlar kapatıldı, haraca bağlandı ve oralarda iş verebilecek kimseye göz açtırmama politikası güdüldü.
Yani ilk mayınlar, bölge ekonomisinin yoluna döşendi.

Ne yazık ki “tabiat” ana da bu bölgede ekonominin gelişmesine pek fazla imkân vermemektedir.
Tabiat öyleyse, ya serbest piyasadaki “sermayenin tabiatı” buralarda yatırım yapmaya imkan verir mi?
O da vermez!
Borsadan bilmez misiniz? Sermaye nazlıdır, ürkektir.
En ufak olumsuzluğu gördü mü bırakır kaçar.
Hele şimdiki gibi, aynı seans içinde bile bir “tık”la bir oraya, bir buraya kaçıp, küresel ekonominin Internet otobanlarında cirit atmaya alışmışsa…

Tut ki teşvik verdin, yatırımcıyı götürüp bölgeye oturttun.
Ertesi gün teşvikin bitti ya da anlamı kalmadı, serbest piyasa yatırımcısını orada tutabilir misin?
Tutamazsın.
O zaman yapılacak olan, tarım ve hayvancılık gibi, ha deyince bölgeyi terk edemeyecek olan yatırımların geliştirilmesidir. Bu yatırımların ve istihdamın geliştirilmesi için, insanlara nakit yardım yapılması yerine, bölge ürününe iyi fiyat verilerek, ona iyi pazarlar yaratılarak yani dolaylı olarak “üretime” destek verilmelidir.
Nakit, bir başka deyişle “likit”tir yani akşamdan sabaha akar gider.
Oysa “bölge ürünü” toprağa bağlılıktır, kalıcılıktır, emektir, umuttur, kazançtır, moraldir.
Bizce Güneydoğuya huzuru getirecek olan “serbest” değil, devlet eliyle de geliştirilse, tarım ve hayvancılık gibi “kalıcı” piyasalardır.

Bölgede geçtiğimiz yıllarda terör “ekonomi”yi kaçırtmıştır.
Şimdi “ekonomi” canlanıp terörü kaçırtmaya gayret etmelidir.