İşsizlik siyaset ve peynir gemisi (2)

İşsizliğin bu kadar büyük bir kitlenin yaşamsal konusu olduğu bir ekonomide, istihdam edilecek kişi başına düşen yatırım tutarı oldukça düşüktür. Dolayısıyla bu telafi edici istihdam politikasında kimse birden bire sanayi üretiminin coşacağını beklememelidir. Eğer bu işsizliğin bir kısmını sanayi emecekse bu, zaten kurulu kapasitelerin içinde bulunduğu ataletten kurtulup harekete geçmesi ile pek yeni yatırıma ihtiyaç da göstermeden gerçekleşebilecektir.
Bu sektörlerde ve bölgelerde sanayi, tarım ve hayvancılıkla ilgili üretimin değerlendirilmesi safhasında geliştirilecektir..
Telafi edici istihdam politikasında bir başka konu, zaten sınırlı olan yatırım sermayelerinin en kısa zamanda çalışanların karnını doyurabilecek üretkenliğe kavuşturulabilmesidir. Yani öyle bir şey yapılmalıdır ki, çalışanlar başka bir süreci beklemeden, kendi üretimleri ile ve kısa yoldan kendi temel tüketim ihtiyaçlarını karşılayabilsinler.
Bu tanım bizi sektör olarak doğrudan tarım ve hayvancılığa, bölge olarak doğu ve güneydoğu anadoluya götürmektedir. Diğer yerlerde istihdam nasıl sağlanacak sorusunun cevabı ise, “işgücü fazlasını doğu ve güneydoğuya kaydırarak”tır. Kabaca batı diyebileceğimiz bölgeler, fazla işgücünün doğu ve güneydoğuya kaydırılmasıyla, batıda pek fazla yatırım ve yeni istihdam imkanı yaratılmasa bile, üzerindeki işsiz yükü kalktığı için kendiliğinden ve nisbeten rahatlayacaktır.
Sanayi üretiminde önemli maliyet unsurlarından biri işçilik ise, işçiliğin en önemli maliyeti de işçinin gıda harcamalarıdır. Gıda harcamalarının maliyeti düştüğünde, dolaylı olarak sanayiin üretim maliyetleri düşecek, iç ve dış pazarda fiyat avantajı sağlanacaktır.
Gıda da bir mal olmakla, fiyatı onun arz ve talebine bağlı olarak değişmektedir. Gıda arzını arttırabildiğiniz zaman gıda fiyatlarının yani işçinin geçim maliyetinin düşeceği açık bir gerçektir.
O halde istihdamı genişletmede anahtarlardan biri de ülkedeki gıda arzını arttırmaktır.
Bunun kaynağı, tarım ve hayvancılıktaki kapasitenin artırımıdır. Böylece bu iki sektör emek yoğun da olduğu için hem işsizliği emecek, hem sanayi işçisinin ucuza geçinmesini sağlayarak mevcut sınai üretim maliyetlerini düşürecektir.
Doğu ve güneydoğu’da tarım ve hayvancılığın daha etkin uygulanabilmesi için birinci koşul, içeride fiyatlarının yükselmesi bahasına bu sektörlerdeki nihai ürün ithalatının kısıtlanmasıdır. Bunun tercih nedeni, üretimin fiyat yoluyla da özendirilmesi ve üreticinin üretime ısındırılmasıdır.
Ölçek büyüterek verim arttırma
Üretim gayretinde asıl atılım, tarım ve hayvancılık işletmelerinde “ölçek büyütme” ile sağlanacaktır. Çünkü dış rekabette bu güne kadar başarılı olunamamasının bir nedeni de özellikle mülkiyet sorunları dolayısıyla tarımın küçük ölçekli topraklarda yapılıyor olmasıdır.
Toprakları mülkiyet yönünden birleştirme ve böylece büyük ölçekli çalışma zordur. Ancak arazinin mülkiyet değil de “kullanım” açısından birleştirilmesi daha kolay başarılabilir.
Sonuçta tapular sahibinde kalacak ama “kullanımları” belirli ve özendirici bir kira karşılığında büyük işletme organizasyonlarına geçecektir.
Büyük işletmeler tohumlama, ilaçlama, damızlık, makine kullanımı, araştırma, pazarlama, nakliye gibi pek çok açıdan, klasik ve bölük pörçük işletmelere göre daha randımanlıdır. Bu randıman artışı onların mülk sahiplerine her durumda özendirici bir kira veya hâsılat kirası verilmesini mümkün kılacak, onları karlı işletmeler haline getirecektir.
Büyük ölçekli tarım ve hayvancılık işletmelerinin organizasyonu, sıradan bir idari düzenleme değil, bir reform projesidir. Dolayısıyla, her reformda olduğu gibi radikal bir mevzuat, yönlendirici bir kampanya ve belirli sermaye tahsisine ihtiyaç duyacaktır.
Ancak bu projelere harcanacak meblağlar zaten iktidarlar tarafından herhangi bir üretkenliği (prodüktivitesi) olmayan transfer harcamalarında kullanılmaktadır ve böyle bir atılıma geçildiği anda da uygulanmakta oluyor olacaktır. Çünkü şartlar değişmedikçe işsizliğin sosyal baskısı başka bir biçimde giderilememektedir.
Organizasyonların hukuki yapısı, işletme biçimleri, istihdam usulleri, dışarıdan topluca tedarik edilmesi gereken tohum, damızlık, ilaç ve benzeri konular ile daha sonra bu işletmelerin özelleştirilmeleri elbetteki bu yazının sınırlarını aştığı ve biraz da mevcut imkânlara göre biçimleneceği için şimdilik konuyu burada kesiyoruz.