Birileri dün de işsizdi...

“Olacak o kadar” dediler bakarsın yarın bir işi olur.
Hele bir yerlere başvursun, dilekçe falan versin.
Bir başkaları bunu yakın çevrede halledilebilecek bir şey gibi düşündü
“Aklımda olsun, sen bana ara sıra hatırlat” dedi.
“Hamil-i kart yakinimdir” deyip seni falana göndereyim dendi.
O birileri sanki ormandaki ağaç, sahildeki kum tanesi misali Türkiye’nin “on milyonda biri”lerinden olduklarından hiç haberdar değildi.
Aynı ateşin on milyon noktada aynı anda yandığını düşünmüyorlardı.
On milyon kişi sanki on milyon “tek başına işsiz” den biri değildi.
Oysa hepsinin ortak bir tarafı vardı bilemediler nedense.
On milyonu birden “neden bu işsizlik” diye birbirine de sormadı.
Hatta seçim propagandasına gelen politikacılara bile.
Sanki birinci öncelikleri işsizlik değilmiş gibi, kendilerine başka şeyler anlatanlara tasdik anlamında kafalarını salladılar, alkışlar tuttular.

Türkiye’de işsizlik ne bu günün sorunu, ne dünün…
İşsizler ise ne her ailedeki bir, ne her sülaledeki beş, ne her mahalledeki yüz, ne kasabadaki beş yüz ve ne de memleketteki beş milyon kişi.
Toplayın işi olmayanları, koyun üzerine sözde işi olup da para alamayanları… tam on milyon!
Sıksalar, sadece siyasetçinin değil siyasetin de suyunu çıkarırlar.
Adeta bir parti: İşsizler partisi!

İşsizlik Türkiye’nin en az elli yıldır çözülemeyen sorunu.
Şimdi çok net bir şey soralım:
Acaba bir sorun elli yıldır çözülmüyorsa, artık o bir “işsizlik sorunu” mudur yoksa “en önemli soruna tepkisizlik sorunu” mu?
Bizce bu, açık biçimde yapımıza sinmiş bir özellik
İşsizlikten kıvranan ama ona itirazı olmayan bir toplumsal yapı her zaman ortada dolanan, sesiz bir işsiz ordusu çaresiz ve sadakaya muhtaç duruma düşürülmüş bir seçmen kitlesi…
Kendisine sorarsanız "serbest meslek"ten.
Acaba bu durum birilerinin tam da istediği tablo olduğu için mi yıllardır değişmeden, değişse de giderek daha ağırlaşarak devam ediyor ve neredeyse Türkiye ekonomisinin değişmez kaderi ya da “yapısı” haline gelebiliyor?

Kendinize sorun, komşularınıza sorun, mahalledekilere sorun ama mutlaka sorun…
Acaba işsizlik sadece sizin sorununuz mudur yoksa “çok yaygın” bir durum mu?
İşsizlik çok yaygın bir durumsa neden hükümetler nezdinde önceliği olmamaktadır?
Haydi onlar neyse, bu durum siz işsiz milyonların, sizin önceliğiniz değil midir?
Birileri bu önceliği tersine çevirmiş, gerilere bırakmışsa buna razı mısınız, sessiz kalarak onaylıyor musunuz?
İşsizlik bir yere kadar.
İşsizliğin sonunun açlık olduğunu da görmüyor musunuz?
İtiraz etmek için hala neyi bekliyorsunuz?

 --------------